16 Eylül 2008 Salı

DALINDAN SOFRAMIZA 1

Bir pastadan yola çıktım, son derece güzel, insanı kendine hayran bırakan bir sosu vardı. Daha sonra dondurma üzerinde karşılaştım, çok sevdiğim dondurmaya bir kez daha aşık etti beni. Hepimiz biliyoruz, halk arasında en tanınmış ismiyle frambuaz. Herşey frambuazı merak etmem ile başladı. Nedir bu frambuaz? Nerelerde üretilir? Nerelerde satılır? Ve yoğun bir şekilde araştırmalara başladım. Ulaştığım bilgileri aktarıyorum:

Frambuaz fransızcada framboise iken dilimize frambuaz olarak girmiştir. Ülkemizde de üretilmektedir ve türkçe ismiyle karşımıza AHUDUDU olarak çıkmaktadır. Frambuaz ile ahududu'nun aynı meyve olmadığını söyleyenler var fakat yanılıyorlar. Ülkemizde alışılagelmiş bir karizma hastalığından kaynaklanıyor bu itiraz edenlerin söylemleri. Hani cümlelerin içine bir-iki yabancı kelime serpiştirince sanıyorlar ki entel oldular. Israrla sosyete ağzıyla frambuaz denmeye devam ediliyor. Güzel, ince, zarif kişiler için söylenen bir söz AHU. Kulağa ne kadar hoş geliyor. Diğer bir adı ceylan. Karadeniz'in dağlık alanlarında ceylanların yediği bir dut var. Bu nedenle bu dut'a AHUDUDU denmiş. Vitamin bakımından son derece zengin ahu'ya yakışır şekilde zerafetiyle, kendine aşık eden tadıyla pastalarımızı tatlılarımızı süslemekte. Meyveler genellikle yetiştiriciler tarafından tüketildiği için sadece üretimin yapıldığı yöresel pazarlarda ve yakın şehir manavlarında satılmaktadır. Çok hassas bir meyve olduğu ve toplandıktan sonra çok kısa sürede tüketilmesi gerektiği için de uzak şehirlerde ancak dondurulmuş olarak bulunabilmektedir.

Bu bilgilerden sonra fide aramaya başladım, bu zarif ve kendine beni aşık eden meyveyi kendim yetiştirmeliydim. Tekrar bir araştırma yaparak dikim için teknik bilgileri öğrendikten sonra Nisan ayında yetiştiği bölge olan memleketime giderek yengemin annesinden aldığım fideleri annemin bahçesine diktim. İlk yıl meyve alınamıyor, seneye inşallah güzel meyvelerim olacak.
Tabii ben bunlarla ilgilenirken yörede ormanlarda olan meyveler hakkında da bilgi topladım. BÖĞÜRTLEN ve bizim yöredeki ismiyle KİREN (kızılcık) ve KUŞBURNU'ndan bahsedildi. Hasat ayı Eylül olduğunu öğrendim. Dört gözle Eylül'ün gelmesini bekledim ve nihayet geldi. Hiç zaman kaybetmeden 3 Eylülde memleketime gittim. Yöre pazarında böğürtlen, kiren(kızılcık), kuşburnu satılmaktaydı fakat ben o güzel meyveleri ellerimle toplamak istedim. Toplamak çok zor oldu fakat gülü seven dikenine katlanırmış :) Çok güzel meyvelerim oldu, hayran hayran onları seyrettim. Gittiğimde hiç aklımda yokken erikler de gel beni al dediler. Ankara da yüzüne bakmadığımız eriklerden şahaserler yarattım. Eve döndüğümde yapım aşaması başladı. Toplamak,işlemek çok zor bir olay. Beni 2 hafta durmaksızın uğraştırdı ama değdi doğrusu.
BÖĞÜRTLEN
Dikenli ve çalı görünümlü bir bitki. Ham Böğürtlen kırmızı renkte, olgunlaştıkça rengi kararıp mor rengini alıyor. C Vitamini açısından çok zengin bir meyve.
Faydaları: Vücuttaki zararlı maddelerin temizlenmesine yardımcı oluyor. İyi bir antioksidan. Tansiyonu düşürüp ve bedeni güçlendiriyor. Kadınlarda görülen beyaz akıntıları kesmeye yardımcı oluyor. Olgun Böğürtlen idrar söktürücü olup kabızlığa iyi geliyor. Ham Böğürtlenin ise ishal kesici özelliği var ve fazlası kabız yapıyor. Gözleri kuvvetlendiriyor, ayaklardaki şişkinliği azaltıyor, basura iyi geliyor.
Böğürtlenin meyvesinden, yapraklarından ve köklerinden faydalanılıyor. Yaprakları kaynatılarak suyu ile gargara yapılırsa ağız, diş eti ve bademciklerdeki iltihaplara iyi geliyor. Kökleri kaynatılarak suyu içilirse böbrek kumunun ve taşlarının düşmesine yardımcı oluyor. Meyvesinden şurup ve reçel yapılıyor. Şurubu göğüs ve solunum yolları rahatsızlıklarında oldukça yararlı. Ayrıca, böğürtlen yaralara sürülürse iyileşmelerini kolaylaştırıyor.
Hadi buyrun geçtiğim aşamalara:


İlk önce olmazsa olmaz BÖĞÜRTLEN REÇELİ ni yaptım:
AHUDUDU reçeli de aynen böğürtlen aynen gibi yapılıyor.
2.5 kg.böğürtlen
2.5 kg.şeker
1 limon suyu
  1. Temizleyip yıkadığım böğürtlenleri akşamdan üzerlerine şeker dökerek bıraktım.
  2. Sabah kaynattım ve inmeye yakın limon suyunu kattım.
  3. Reçelin kıvamı ekmekten akmayacak, ben böyle seviyorum :) Kıvam kontrolü için ufak bir kaseye koyup soğutarak bakmaya gerek yok, baloncuk baloncuk kaynamaya başladığı anda ocağı kapatabiliriz.
Daha sonra pasta ve dondurmalarda kullanmak üzere BÖĞÜRTLEN SOS yaptım:
Temizleyip yıkayıp süzgece koydum ve kaşık ile ezerek püresini çıkardım. Süzgeçte çekirdekleri kaldığı için çekirdekler sosda bizi hiç rahatsız etmeyecek. Püreyi kaplara koyarak dondurucuya kaldırdım.

BÖĞÜRTLEN TANELERİ yaptım:
Yıkadıktan sonra iri ve ezilmemiş taneleri seçerek kaplara dodurup dondurucuya koydum.
BÖĞÜRTLEN SUYU yaptım:
Püre yaparken süzgeçte kalan çekirdekleri atmaya kıyamadım. Posası ile birlikte çekirdekleri tencereye koyarak su ilave ettim ve kaynattım. Tekrar süzerek ayrı bir tencereye aldım ve şeker ilave ettim. Şişelere dodurdum. Meyve suyu olarak kullanacağım.

4 yorum:

Halenze dedi ki...

Asiyem ben metroda ahudud aradım durdum vişne börtlen frambuaz başka da bişi yok :) demek frambuazla aynı şeymiş:) çok iyi oldu öğrendiğim:))

valla katil matil pudingin harikaydı:))

Hansa dedi ki...

Ay ne diyimki valla bu kadar emeğe bu kadar gayrete ne denir.harikasınız ya.Ben ahududu yla frambuazın aynı şey olduğunu bas bas bağıranlardandım.....:):):)

Adsız dedi ki...

Ne kadar güzel bir aciklama yapmissiniz. Tabiiki ahududu ile frambuaz ayni meyve. Bizde neden böyle yabanci kelimelere karsi böyle bir özentimiz var anlayamiyorum. Ayrica tv ekraninda da ünlü kisiler Türkce karsiligi oldugu halde yabanci kelimeleri cok kullaniyorlar maalesef. Türkcemizi iyce bozdular. Aciklamalariniz icin ben de size tesekkür ediyorum, sevgiler.
Senem.

Adsız dedi ki...

Asiyeciğm, hepsi pek güzel ama böğürtlenin yeri ayrı :)

harika hepsi..

sevgiler.

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...